İşaretler varılacak hedefleri olan içindir.... ayrica Bill James der ki: "Expect problems and eat them for breakfast!" :D

5 Aralık 2008

Selam günlük...

dün i$ten sonra her zamanki gibi okula gittim. Koridor merdivenlerinde oturmu$, digerleri 2 saatligine fransizca dersinde boncuk boncuk bir taraflarindan terlerken, öyle kendi halimde soguk ta$ üstünde benimde bir tarafim donarken ders cali$iyordum...

Ingilizce ögretmenim de henüz yeni gelmi$ti okula ve beni merdiven ba$inda matematik problemi cözmeye cali$irken görünce yakinla$ti... "Dersiniz yok mu? Anladim :) E madem bo$ dersiniz gelin ofise size bir kurabiye vereyim, orada cali$irsiniz..." Tabii ben kurabiye yi duyunca hic durur muyum dersin?

Ofiste ders cali$mak mümkün olamadi malesef. Rektörle sohbet etmeden duramayan ögretmene icten ice sinirlenmi$tim. Bo$una, kurdugum kari$ik düzeni bozdurup, cözmeye cali$tigim problemden alikoymu$tu beni... Hem kurabiye neredeydi heh?!

Rektör ofisten ayrilinca kurabiyeyi hatirlayip ikram etmi$ti ve sorular sormaya ba$lami$ti... Ben kurabiyeyi gömerken..

"Siz cok yorgun, sessiz, sakin ve hassassiniz....Tatlilara da a$iri bir dü$künlügünüz var : ))))))) ...diger ögrencilerle de cok yakin baglar kurmuyorsunuz, kendi halinizdesiniz, hatta cogu zaman üzgün bir haliniz var..."

Nihaha...yemem ben bu numaralari! diye aklimdan gecmi$ti, beni konu$turamazdi bu adam..
"Olabilir. Hakikaten ne$eli ve aktif oldugum dönemler azdir evet...karakter yapisi demekki."
"Hep mi böyleydiniz?"
"Evet hep."

Gelecekle ilgili planlarimi sordu, hangi bölümü tercih ediyordum acaba? Henüz karar veremedigimi duyunca meslegimi ve $u an cali$tigim yeri ögrenince, neden hukukla ya da i$letme tarzinda bir$eyler dü$ünmedigimi merak etmi$ti.

"Önceleri i$letme cok cazip gelmi$ti...hatta uluslar arasi i$letme ya da ekonomi bölümlerini tercih etmeyi dü$ünüyordum ve mutlaka bu tarz bir$ey okurum zannediyordum, fakat fikrim degi$ti. Artik insanlarla muhattap olmami gerektirmeyen bir meslek arayi$i icindeyim. Bilmiyorum belki sadece dönemlik ruh halimi yansitiyordur söylediklerim ve fikrimi tekrar degi$tirebilirim, $u an bir$ey bilmiyorum...Kararsizim."

Ailemle ilgili bir kac garip sorular sordu. Bana kar$i ve hayata kar$i tutumlariyla ilgili, almanya ya entegre olup olmadiklariyla ilgili sorulardi bunlar... olumlu yanitlayinca kac karde$imin oldugunu sordu. Tek cocuklari oldugumu ve annemle babamin ya$larini ögrenince kocaman gülümseyerek haylazca "bende tekim" degi$i gülümsetebilmi$ti beni.

"Sizi anliyorum... Cok iyi anliyorum...", diyip kücük bir kagit koydu masaya... ortasina bir daire cizdi birbirilerinden ve ortadaki daireden cok uzakta yine bir kac daireler cizdi... "Bakin kendimle ilgili, hayatimla ilgili cok dü$ünürüm... bu ortadaki daire benim...ve yakin cevremde, " bu sirada ortadaki dairenin cevresine kalemle bircok noktaciklar yapmaya ba$lami$ti, "gereksiz, fuzuli, bo$ olan, beni anlamayan, benim de anlayamadigim bir sürü insan var. Bakin nasil da bir ag olu$turuyorlar. Ama $u diger daireler...misal bu ingiltere de ya$ayan bir profesördür, digeri de coktan ölmü$ bir $air Kästner, bu daire de Shakespeare, bu da Japonya da e$iyle ya$ayan eski bir dostum." Gözlerimin icine dikkatlice bakmi$ti. Adam beni daha önce analiz etmi$ demekki ve hala da etmekteydi, derdimin oldugunu anlami$ti, bana $imdi cözüm yolu gösterecekti aklinca besbelli. "Demek istedigim, ben kendi agimi olu$turdum. Etrafimdakiler beni ölmü$ bir $air kadar anlayamiyor bazen. Bir $iir, bir roman okuyorum ya da iyi bir film izliyorum ve evet diyorum, ayni $eyleri dü$ünmü$, ayni $eyleri hissetmi$ bunu yazan...beni anlami$, ölmü$ olsa da yazdiklari $u anda benim beynimde onu ya$atiyor ve o beni anliyor. Anlayacaginiz ben de kendimi bunca noktalarin arasinda gayet yalniz hissediyorum....ve bu böyle cok iyi. Bu kötü bir$ey degil. Hatta özellikle bunu yapiyorum :)"

Daha özel sorular sorunca, bende yanitlamaya cali$irken, birden duygusalla$tigimi ve yüzümden belli oluyordur diye, derse gitmem gerektigini söyleyip adamin yüzüne dahi bakmadan, ama onun dikkatli ve analizci baki$larinin altinda, e$yalarimi hizlica toparlayip oradan kacmi$tim.
I$in traji-komik yani yeti$mem gereken ders onun verecegi ingilzce dersiydi :))))

Herife bak be... Ortak bir noktamiz var, ayniyiz aslinda, yalniz degiliz yalniz olsakta, bak bende senin gibiyim, üzülme demesini öyle güzel bildi ki.... Zaten samimi oldugunu ve ayni oldugumuz hissini verdigi icin sohbeti bu boyutlara getirebildi. (nihahay mi$...)

Ve kendimle kalinca, dediklerini dü$ününce, asil problemimin gururum oldugu cikti ortaya..."BEN nasil hataya dü$erim, BEN nasil olurda hata yaparim, heleki böyle bir hatayi??! Ayni hatayi ikinci kez nasil yaparim?!!!.... BA$KALARI yapar, normaldir, insanliktir... ama BEN?!"

Benim artik kesin kanaatim $udur: Ingilizce ögretmenleri cok hassas ve duyarli insanlardir, bunlarin icine Psikolog kacmi$tir aslinda..zira ne hikmetse benim ingilizce ögretmenlerim hep böyle cikti :)

Hafta sonuna az kaldi.... bir de ögretmenimin psikolojisini bir sanat $aheserine dönü$türerek boyami$im ki... görme günlük...




Öperim günlük...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

de bakalim...