tamamen kendi halinde, kendi dünyasinda... Etliye sütlüye kari$mayan. Kendisine kelimelerden ve sayilardan ibaret bir eglence dünyasi kurmu$ ömrü boyunca.
Tanidiklar okyanusunda hic arkada$ edinmemi$, ama 2-3 dostu oldugunu, o dostlari tarafindan sevildigini bilen biri. Damarina a$iri basmadik, canini da yakmadikca bilenmi$ di$lerini gösteremeyen bir insan. Haksizliga ugrasa bile..
Sayilara a$iri bir hassasiyeti, ilgisi, sevgisi oldugunu dü$ünün. En büyük eglencesinin bir zamanlar onun sinifinda digerlerinin cözmekte zorlandigi matematik problemlerini ilk önce cözmek olan biraz ucuk bir insan.
Hirsindan degil bu.. azminden hic degil... Sayilar konusunda zamanla yari$i sevdiginden.. Sonsuzluktan sonsuzluga dek uzanan noktalarin onu cezbettigini dü$ünün.... Matematigi ne kadar iyiyse fiziktede bir o kadar kötü ve o dersi hic cakmayan bir garip insan evladi canlandirin aklinizda...
Bu insan kendi halinde monotonca evden i$e, i$ten okula, okuldan eve bermuda ücgeninde ögütülen biriyken, aniden cikagelen cikolatali güllü degi$ikligin, aslinda memnun kaldigini zannettigi hayatini cok derinden etkiledigini dü$ünün...
Yillardir göz ya$ini neredeyse tamamen unutmu$ olan insanin, yine aglamaya ba$ladigini dü$ünün. Bir zamanlar dalga gectigi, alay ettigi sevda budalalarina dönü$tügünü dü$ünün.
Kandigi sözlere mi yansin, dinlemedigi mantigina mi yansin, aciyan kalbine mi yansin...bilemeyen, gercekten yanilip yanilmadigina emin olamayan bir insan dü$ünün.
$imdi bu insan soruyor.... Kalbine mi tükürsün? Yoksa en gerekli oldugu yerde onu terk edip giden mantiginin ensesine mi?!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
de bakalim...