İşaretler varılacak hedefleri olan içindir.... ayrica Bill James der ki: "Expect problems and eat them for breakfast!" :D

31 Mart 2010

Sigaramin ucunda yanar hasretin...




















"
Sabahlar uzak bu sevda tuzak bana
Çok zaman geçti sabrım yok yarınlara
Kaçıncı hasret kaçıncı yalnızlığım sigaramın ucunda
Şimdi yanımda, yanımda olacaktın
Bıraktın beni sevda yokuşlarında
Kuşlar uçurdum, akşamdan sabahlara
Sigaramın ucunda yanar hasretin
Vurur canevimden ellerime kelepçeler vurur
Gel vefasız, gel vicdansız
Çağırmazdım acil olmasa
Gel insafsız ah kitapsız
Yanıyorum arzularınla
Aynalarda gözyaşım var
Ağladıkça yangın çıkar gözyaşlarımdan
Gerçekten inanıp sevseydin beni
Böyle sabahları bekler miydim hiç
Çoktan yanımda olurdun çoktan
Gece üç beş nöbetlerine dikmezdin beni
Sensiz kaldığım ilk günden beri
İçimde bir umut vuslata dair
Akşamları imzaladım gözyaşlarımla
Seni aramıyor seni sormuyorsam
Bu senden vazgeçtim demek değildir
Bir daha böyle sevecek olsam bir kalemde silerdim seni
Gel vefasız, gel vicdansız
Çağırmazdım acil olmasa
Gel insafsız ah kitapsız
Yanıyorum arzularınla
Aynalarda gözyaşım var
Ağladıkça yangın çıkar gözyaşlarımdan
Aynalarda hatıralar
Dayanamam firar eder aklım başımdan"
Kayahan
Sabah sabah tesadüfen duydum... yillar önce dinlemi$tim en son.
Bir sigara da yaktim dinlerken...

30 Mart 2010

"San ki...." by Beyrut Fatoş Yıldırım

San ki, hiç yokluğunu yaşamamışım, hep varmışsın...

San ki, kadehler devrilmemiş ard arda ve zihnimin en aydın saatlerinde karşımda durmuşsun, o içten tebessümünle ısınıyor odamız...

San ki, hiç nefret etmemişim, öfkelenmemişim, "asla" dememişim ve kalbim çırpınıyor seni için öylece...

San ki, hiç gitmemişsin, her öpüşünde yeniden doğuyor bahar, tenim tenini seviyor, ellerin ellerimi buluyor, yüreğim yüreğinde yanıyor...

San ki, yeniden karşılaşmışız, yeniden tanışmışız, yeniden sevişmişiz...

San ki, yeniden ruhumu gözlerinde aramışım, sigaramı yakarken ruhumuda yakmışsın, en güzel acım olmuş ve yaşarmış gözlerim...

Öyle sanıyorum ki, ölmeyeyim..

Ne sandın? Ben gerçekten sevmiştim...


* " ÇÖLÜN İKİLEMİ (<- daha fazlasi icin tiklayin)

Söylenecek sözlerimiz olduğu sürece hayatın ve askin pesinde.. " olan dahiane ki$ilik Beyrut Fato$ Yildirim alias Gerilla ´nin kaleminden cikan dizelere hastayim ve payla$mak istedim... Begeninize tekrar yeni yeniden sunulur :)

* Fato$um "sana" seviyorum kuzum- tekrar te$ekkürler ;)

29 Mart 2010

Gam-zedeyim... kelimenin tam anlamiyla..

Klasik cümledir ya bu: Hayat ne karadir ne de ak... bazen gülersin, bazen aglarsin.. gün gelir aglarken güldügün olur.. gülerken de agladigin..

Gri anasini satayim..

Yer, gök, insanlar, binalar... hepsi beton kivaminda. Gülerken agliyor, aglarken gülüyorum.. hem kendi halime, hemde dünyanin haline..

25 Mart 2010

Ben..

$u an denize bakabilmeyi istiyorum... Yalniz.. harbiden yapayalniz.. sadece deniz ve ben..
Bir de raki istiyorum... Mümkünse tabii...

15 Mart 2010

Manasizliklar beni buluyor bazen...

Susarim ben susmasina da.. insanlarin kendimi unuttugum anlarda yüzümde okuduklarina engel olamiyorum.

Kutusunu simski kapatip, üstüne kilitler vurup, beynimin en ücra ve karanliktan daha karanlik kö$elerine sakladiklarim var benim, herkes gibi..

Manasizliklarda kayboluyorum bazen...

12 Mart 2010

"A$k köpekliktir" yazar: Ahmet Ümit

Kütüphaneden bir kac ingilizce kitap aldigimda yanindan geciyordum... Carpiciydi kitap kapaginin üstünde nal gibi "A$k köpekliktir" yazisi. Yazari tanimiyorum. Daha önce hic okumadim duymadim da...
"Hakli" diye dü$ündüm. Icerigine, kimin nesi kimin fesi diye bakmadan aliverdim kitabi öylesine. Bir cümleyle tavladi beni yani :)

Icerigine gelince: Bence teknik olarak bazi hikayeler cok zayif bir $ekilde kagida dökülmü$. Neredeyse her kitap/roman kurgudan ibarettir, ama ya$anmi$lik hissi yaratabiliyor cogu. Malesef bu kisa hikayelerde öyle bir hisse kapilamadim. Müstehcenlikten de ho$lanmadigimdan cok iyi bulmadim kitabi yani. Belki de yazarin hedefledigi bir takim $eyler vardi ama benim beynim algilayamadi, bilmiyorum. Kanimca polisiyeye ya da maceraya daha yatkin bir stili var. Eminim yazarin cok daha iyi kitaplari vardir.

Gelelim fasulyelerin faydalarina... Hepsi az ya da cok iyi güzel ho$´ta en son hikaye (kitap a$k tanimlamalarindan ve o tanimlamalarla ilgili kisa hikayelerden olu$makta) "A$k köpekliktir" hikayesinin icinde gecen basit bir soru ve bir cümle bu sabah bana duvarda asili duran buketleri ve bir defterin arasinda sakladigim kurumu$ gülleri attirabildi bana...

"A$ik olsa gider miydi?"
Bunu bana kimse sormami$ti o zor günlerimde, hatta zoru atlattigim günlerde de.. kimseyle zaten dogru düzgün payla$amami$tim icimdekileri... bölük pörcük anca.

"A$ik olsa birakir gider miydi? Gercekten sevse gidebilir miydi hic? Sen birakamami$tin degil mi? Gidememi$tin...Sen iyiydin..."
Buna benzer bin tane $ey ve o asil soru dolandi durdu beynimde, sabaha kadar... Hakli... a$ik olan gitmez. Ki$iye göre degi$ir belki ama - "O" gitmezdi - biliyorum ve ironiye bak sen hele, aslinda iyi bile bulmadigim bir kitabin sayesinde, anladim ki "A$kin iyilikle ilgisi yoktur".

Ellerim titredi duvardan indirirken, bir torbanin icine "kirilmasinlar diye" itinayla yerle$tirirken, kurumu$ gülleri... bu da ironinin (tövbe) peygamberiydi..
Defterin arasindan ayiklarken "ilk" hediye verilen ve güya alti yil sonra iade etmem gereken kurumu$ gülü, aklimda cümle parcalari alabora oldu. Canlandi gözümün önünde taktim edili$i, cümleler.. sesler..görüntüler, renkler.

"Ben bu kadar kör müydüm?! Bu denli nasil baglanabildim?!"

Allahtan babam kalkmi$ti ve atmasi icin, ba$im öne egik bir $ekilde, rica edebildim. Yüzüne bakamadim. "Atamam" korkusu cikagelmi$ti aniden. "Ne bunlar?" diye sormasi gereken benimle ilgili her$eyi merak eden babam, sormadi hicbir$ey. Sagolsun...

Bo$ duvara bakarken, "mesajlari da sil hadi" diye dü$ündüm..."$imdiden bahar temizligi olsun bari gönlünde, beyninde ve telefon belleginde..."
Dayanamadim ve o kötü günden sonra, neredeyse bir sene gecmesine ragmen, ilk defa mesajlari okudum... bu cok büyük bir hataydi. Okumadan silmeliydim bana göre ölü birinin mesajlarini.
Okudukca her yalanini ve her kelimesini, aptalligim, safligim, enayiligim tokat gibi indi sanki suratima.. Gururum incindi yeniden. Hic ama hic iyi bir fikir degildi okumak..

Hirslandim, sinirlendim satir satir kendime ve hirsimdan, kizginligimdan, asabiyetimden dolayi, bir yil sonra ilk defa agladim. Hatta hüngür, hüngür bir de bu sacma, abes konu yüzünden agladim.

Bu ilk adimi atabildigime bile $a$iyorum aslinda - kendi zayifligimin ve hatalarimin vermi$ oldugu utancla ba$a cikabilmem adina en azindan ilk kücük adimi atmi$im gibi geliyor $u an icin.. Gerisini getirecegim. Kendi karanligimla yüzle$mem lazim biraz daha. Kacarim yok.... Hickimsenin kacari yok...

2 Mart 2010

Shakespeare...

"
Insanlarin cogu kaybetmekten korktugu icin,
Sevmekten korkuyor.

Sevilmekten korkuyor,
Kendisini sevilmeye layik görmedigi icin.

Dü$ünmekten korkuyor,
Sorumluluk getirecegi icin.

Konu$maktan korkuyor,
Ele$tirilmekten korktugu icin.

Duygularini ifade etmekten korkuyor,
Reddedilmekten korktugu icin.

Ya$lanmaktan korkuyor,
Gencliginin kiymetini bilmedigi icin.

Unutulmaktan korkuyor,
Dünyaya iyi bir$ey vermedigi icin.

Ve ölmekten korkuyor,
Aslinda ya$amayi bilmedigi icin."




"
Yagmuru sevdigini söylüyorsun, ama yaginca $emsiyeni aciyorsun.
Güne$i sevdigini söylüyorsun, ama acinca gölgeye kaciyorsun.
Rüzgâri sevdigini söylüyorsun, ama esince pencereni kapatiyorsun.
I$te bundan korkuyorum, cünkü beni de sevdigini söylüyorsun.."


William Shakespeare